6 Eylül 2015 Pazar

Aktif Futbol'a verdiğim analiz röportajı

Soru 1-) Letonya maçı ile başlayalım. Letonya maçındaki puan kaybının sebebi sizce neydi?
Letonya maçında Fatih Terim yanlış kurguyla oynadı. Arda, Volkan Şen, Gökhan Töre, Hakan Çalhanoğlu ve Burak Yılmaz bu 5 futbolcu ofans oynayan oyuncular. Selçuk İnan’ın yanına Hakan’ı devşirdi fakat Hakan bu mevkinin adamı olmadığı için milli takım rakip karşısında sahayı doğru şekilde paylaşamadı. Bunun sonucunda uzun oynadığımız topların ribaundlarını doğru kurgu ile oynamadığımız için devamlı Letonya topladı ve bu topları 2-3 pasla kullanarak devamlı kalemize gelerek pozisyonlar buldular. Ayrıca maçın hemen başında bulduğumuz net posizyonlardan sonra futbolcularımız psikolojik olarak daha gol bulmadan nasıl olsa atarız fikrine kapıldılar. Letonya devamlı topun arkasına geçip takımın boyunu kısaltarak Milli takıma boş alan vermedi. Bu tarz kapanan takımların kilidi oyunu tempolu oynayıp ayak tek pas yapıp, topu devamlı ters kanatlara çevirerek rakibin dengesini bozmaktır. Ama bunu beceremedik. Çünkü topu alan her futbolcu ondan ayrılamadı. 3-4 temas yapıp topu ayağından çıkarmak suretiyle rakibin ekmeğine yağ sürdü. 58.dakikada Şener’in oyuna girmesiyle Ozan orta sahaya çıkınca milliler doğru kurguyu buldu. Sağdan Şener, soldan Caner ile oyunu genişletince rakip savunmasıda boydan uzamak zorunda kaldı ve 77’de Selçuk şut imkanı buldu ve golü attı. Golü bulduktan sonra tamam bu işi bitirdik psikolojisi ve Fatih Terim’in 83. dakikada Mehmet Topal-Burak Yılmaz değişikliği ile milliler psikolojik olarak arkaya yaslandı. Bu yaz düzenlenen Avrupa U21 Şampiyonası’nda 2 gol atan Sabala oyuna girerek Letonya’nın golünü attı. Bu turnuvayı takip eden herkes Sabala’nın hamle oyuncusu olduğunu biliyordu ama demek Fatih Terim bunu bilmiyordu.

selcukinan

Soru 2 –) Karşımızda çok güçlü bir rakip var. Nasıl oynamalıyız?
Bizim Letonya ile oynadığımız saatlerde Hollanda Amsterdam Arena’da İzlanda’yı konuk etmişti. İzlanda topun arkasına geçerek ve takımın boyunu kısaltarak Hollanda’ya alan vermedi. Disiplinli ve sert oyunuyla kontra ataklarla gol aramaya çalıştı ve bundan başarılıda oldu. Nasıl oynamamız gerekir sorusuna en iyi cevap İzlanda’nın oynadığı oyundur. Bizde disiplinli ve alan kapatarak oynarsak başarılı olabiliriz. Kazandığımız topları hızlı ve ayağa paslarla dikine oynarsak Hollanda’yı eksik yakalayabiliriz. Fakat bu maçta puana ihtiyacı olan taraf biz olduğumuz için bence bu bizim dezavantajımız olacaktır.

Soru 3 –) Sizce Robben’in olmayışı maçı nasıl etkiler?
Robben’in olmaması ve İndi’nin kırmızı kart cezalısı olması evet bizim için avantaj fakat Hollanda’nın yedek kulubesine bakdığımız zaman genç ve dinamik oyunculardan kurulu. Robben sakatlandığı zaman onun yerine PSV’nin genç yıldızı Luciano Narsingh oyuna girmişti. Geçen sezon Hollanda da şampiyon olan PSV’nin en iyi oyuncularından biride Narsingh oldu. O da iyi performans sergileyecektir. İndi’nin yerine de Bruma oynayacaktır. Robben’in olmayışı bizim için gerçekten avantaj diyebilirim ama futbol bu belkide maçın kaderini Narsingh belirleyecektir.

Bayern Munich Wins Champions League Final In London

Soru 4 –) Son olarak sahaya nasıl bir formasyon ve nasıl bir 11 ile çıkmalıyız?
Fatih Terim’in bu maçta 4-2-3-1 formasyonuyla oynayacağını düşünüyorum. Ve yüksek ihtimal baskılı başlayacaktır. Ama Letonya maçında yaptığı hatayı bu maçta da tekrarlarsa Hollanda bizim 5’lik yaparsa şaşırmam. Umarım Volkan Şen, Gökhan Töre ve Arda’yı aynı anda sahaya sürmez. İlerde Burak Yılmaz arkada Hakan Çalhanoğlu oynamalı. Orta sahada Ozan Tufan banko oynamalı. Yıllarca bu tarz maçlarda genelde başarılı oluyoruz. Fakat bu sefer rakip Hollanda. Şahsen ben bu maçı yenebileceğimizi düşünmüyorum. Çünkü biz saha içinde oyunu hem antrenör bazında hemde futbolcu bazında okuyamıyoruz. Bu seviyede akıllı oyunculara sahip değiliz. Umarım yeneriz ama bu diğer kırılma maçlarımız kadar kolay olmayacaktır. Konya seyircisine çok iş düşecek. Tek kozumuz bence taraftar…
Ayrıca bu tarz maçlarda Fatih Terim’in yüksek motivasyonu bazen ters teptiğide oluyor. Mesela İsviçre maçı. Aşırı motivasyon dezavantajımız olur. Maçı daha başından bitirebiliriz.

Röportajın linki burada...
http://aktifutbol.com/index.php/2015/09/06/roportaj-muhammed-yasin-erkol/

13 Nisan 2015 Pazartesi

Spor Toto 3.Lig 1.Grup Play-Off analizi

Tuzlaspor

Bu grupta Tuzlaspor 5 puan farklı lider durumda. Zafer Yiğit'in talebeleri 27 maçtır yenilgi yüzü görmedi. Önümüzdeki hafta ligten çekilen Trabzon Akçaabat maçı hükmen olduğu için 3 puan cepte. 32. hafta maçında Zonguldak deplasmanına gidecekler sonra içerde Tire ile oynayıp son hafta Kırıkhanspor ile oynuyorlar. Kalan 3 haftada zorlanacakları tek maç Kömürspor maçı olacaktır. Tuzlaspor yüksek ihtimal 2.ligte diyebiliriz. Geçen sezon yaşadığı antrenör sorununu çözebilseydi Tuzlaspor bu sezon  2.ligte olabilirdi.




Darıca Gençlerbirliği

Geçen sezon play-offu 1 puan ile kaçıran Özgür Vurur'un takımı, bu sezon işini sağlam tutarak iyi sezon geçirdi. Ligte sadece 2 kez yenilerek 14 maçlık namağlup serisi de yakaladılar. Matematiksel olarak play-offu garantileyen Darıca kalan 4 haftada evinde 3, deplasmanda 1 maç olmak üzere sırasıyla Gaziosmanpaşa (E), İstanbulspor (E), Çorum Bld. (D) ve Adliyespor (E) takımlarıyla oynayacak.




Zonguldak Kömürspor

Geçen sezon BAL'dan 3.Lige yükselen Zonguldak Kömürspor, Cahit Terzi ile yoluna devam ederek en önemli kararı verdiğini düşünüyorum. Sonrasında Burak Et, Serkan Küçük, Mert Caymaz, Emrah Ergür, Hüseyin Yılmaz, Onur Eriş, Suat Kerçin, Okan Eken gibi isimleri kadrosunda tutarak kemik kadroyu korudu. Dış transferde Akın Alkan, Ömer Can, Rıdvan Okuş, Kadir Demir, Berkan Akdeniz gibi isimleri kadrosuna katan Kömürspor güçlü bir kadro oluşturdu. Kömürspor'un bu mühendisliğin meyvesini ilk sezonda aldığını düşünüyorum. Bu sezon play-offlarda 2.ligi zorlayacaktır fakat olmasada bence bu kayıp olmaz. Önümüzdeki sezon 2.lige çıkacağını düşünüyorum. Kalan maçlarına baktığımız zaman Tuzlaspor dışında alt sıralarda kalan Çatalcaspor ve Şekerspor ile oynayacak son hafta ise hükmen maçı var.




İstanbulspor

3 sezon üstüste play-off oynayan İstanbulspor geçen sezon 32. hafta Keçiörengücü'nü evinde yenemeyince 2.lig için ayağına gelen fırsatı değerlendirememişti. Yeni sezona Tunahan Akdoğan'la başlayan İstanbulspor, ilk 5 hafta flaş sonuçlar alarak lige hızlı giriş yapmıştı fakat sonrasında sezona Bülent Demirkanlı ile devam etti. 51 puan ile 4. sırada bulunan İstanbulspor kalan 4 haftada Manavgatspor (E), Darıca GB (D), Adliyespor (D) ve Niğde Bld. (E) ile oynuyor. İstanbulspor içerde oynayacağını 2 maçta 6 puan çıkarırsa play-offu garantiler. İstanbulspor Son 11 haftada sadece 1 mağlubiyet aldı ve defans kurgusu ile az gol yediğini söyleyebilirim.



Puan durumunda ilk 8 sırayı alan takımlardan Çorum Belediyespor, Bursa Nilüfer, Tire ve Kızılcabölük play-off yarışının içinde olduğunu düşünüyorum. 

Kümede kalma mücadelesinde ise bu grupta düşecek 3 takım zaten belli durumda. Şekerspor bu hafta matematiksel olarak düştü. Akçaabat ve Bozüyükspor zaten ligten çekilmişlerdi.

18 Mart 2015 Çarşamba

14+14 kuralının açmazları

Biliyorsunuz 14+14 kuralı önümüzdeki sezon uygulamaya giriyor. Yeni kuralla ilgili hala somut bilgilere sahip değiliz. Bir kulüp olarak düşünürsek yaz transfer döneminde alabileceğim oyuncuları hala bu kuralın belirsizliğinden dolayı alamıyorsam bu ciddi bir sorun değil mi? 

Ufak ufak açacak olursam mesela 19-24 Ocak 2015 tarihlerinde Manisa'da Ege Kupası düzenlendi. Bu turnuvaya katılan Çek Cumhuriyeti takımından 2 futbolcuyu beğendim ve bu futbolcuları transfer etmek istiyorum. Bu futbolcuları transfer ettiğim zaman yeni kurala göre bu gençler yabancı statüsünde sayılacak. Fakat UEFA'ya göre bu futbolcular ilerleyen dönemde, 3 yıl futbol oynadıkları zaman hem homegrown hem de yerli oyuncu statüsünde kabul görecekler. TFF'ye göre yabancı, UEFA'ya göre yerli sayılacak bu oyuncuların durumu nasıl belirlenecek. UEFA'da kabul göre profesyonel kontrat veya ülke federasyonlarının 3 yıl üst üste tescil ettiği amatör lisans olduğuna göre, yurt dışından transfer edilerek profesyonel yapılan yabancı futbolcuların durumu ne olacak?

Ayrıca 14+14 kuralında yerli olan 14 futbolcunun, gurbetçi futbolcu açmazı nasıl yamanacak. Avrupa arenasına gidemeyen takımların bu anlattığım mevzularda hiç bir sıkıntısı yok. Belki bu sorunlar yüzünden takımlar Avrupa arenasına çıkmak istemeyebilir mi? Çünkü kadrosunu TFF'ye göre planlayan takımlar, karşısına çıkan bu kuralları görünce kadro yapısını tamamen değiştirmek zorunda kalacak. Çünkü yerli olarak geçen pek çok isim UEFA'ya göre yerli oyuncu sayılmayacak. Hayat, Football Manager oyunu olsa, 1 gün tatile gidersin, oyunun yapay zekası senin yerine UEFA'ya listeyi verirdi ama bunu da yapamazsın. Homegrown olayına hiç girmiyorum zaten.

Ayrıca Almanya'da uygulanan reserv takım uygulaması tamamen profesyonel yapıldığı için Almanya'dan gelen gurbetçi gençlerin çoğu profesyonel futbolcu olarak geliyor. Ayrıca Türkiye'de para kazanan gurbetçi futbolcuların tahmini %90 civarı Almanya'dan geliyor.

Örnek verecek olursak İstanbul Başakşehir kadrosunda TFF'ye göre 29 tescilli futbolcu bulunuyor. Bunların 8 tanesi yabancı futbolcu, (Epureanu, Badji, Rotman, Tom, Doka, Edin Visca, Mossoro, Perbet) 21 tanesi de yerli futbolcu olarak biliniyor. Fakat UEFA yerli/yabancı uygulaması yapmıyor. Homegrown ve Yerli oyuncu uygulaması yapıyor. Yani UEFA'ya verilen 25 kişilik listeye 4 Homegrown, 8 yerli oyuncu ekledikten sonra geriye kalan boşlukları istediğin ile doldurabiliyorsun. Mesela 4 homegrown oyuncu, 8 yerli oyuncu içinde de sayılabilir bu tamamen kulüplerin vizyonu ile alakalı. Başakşehir'in 21 oyuncusunu UEFA'ya göre açarsak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor.

Ufuk Ceylan: Yerli oyuncu- Yetiştiği kulüp Altay/homegrown değil.
Volkan Babacan: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Fenerbahçe/homegrown değil.
Faruk Çakır: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Başakşehir/homegrown.
Uğur Uçar: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Galatasaray/homegrown değil.
Orhan Ak: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Kocaelispor/homegrown değil.
Yalçın Ayhan: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp İstanbulspor/homegrown değil.
Gençer Cansev: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Küçükköyspor/homegrown değil.
Mahmut Tekdemir: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Başakşehir/homegrown.
Ferhat Öztorun: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Galatasaray/homegrown değil.
Rızvan Şahin: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Çaykur Rizespor/homegrown değil.
Alparslan Erdem: Yerli oyuncu değil-Yetiştiği kulüp Werder Bremen/homegrown değil.
Sedat Ağçay: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Zeytinburnuspor/homegrown değil.
Cihan Yıldız: Yerli oyuncu değil-Yetiştiği kulüp Schalke 04/homegrown değil.
Ömer Can Sokullu: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Pendikspor/homegrown değil.
Cenk Şahin: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Başakşehir/homegrown.
Tayfun Pektürk: Yerli oyuncu değil-Yetiştiği kulüp Schalke 04/homegrown değil.
Hüseyin Altuğ Taş: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Galatasaray/homegrown değil.
Semih Şentürk: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Fenerbahçe/homegrown değil.
Mehmet Batdal: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Bucaspor/homegrown değil.
Ersin Kayalar: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Başakşehir/homegrown.
Ahmet Said Kıvanç: Yerli oyuncu-Yetiştiği kulüp Başakşehir/homegrown.

UEFA'ya göre 'TFF'nin yerli oyuncu dediği' 21 oyuncunun 18'i yerli statüde. Bu 18 oyuncunun da 5'i homegrown statüde yer almakta. Gurbetçi olan ve TFF'ye göre yerli sayılan Alparslan Erdem, Cihan Yıldız, Tayfun Pektürk, UEFA'ya göre ne yerli ne de homegrown oyuncu değil. Homegrown oyuncu değil derken Başakşehir'e göre homegrown oyuncu değil demek istiyorum. Yanlış anlaşılmasın.

Sonuç olarak Başakşehir'e baktığımızda Abdullah Avcı önlemini önceden almış gözüküyor. Abdullah Avcı ne olur ne olmaz diyerek Başakşehir U17 takımının kalecisi Ahmet Said Kıvanç'ı devre arasında profesyonel yaparak işini garantiye almış. Ersin Kayalar ise U19 ve U21 takımlarında oynayan ama 2011-2012 sezonu devre arası profesyonel yapılan bir diğer futbolcu. Mahmut Tekdemir, Cenk Şahin ve Faruk Çakır diğer homegrown oyuncular.

Başakşehir, TFF'nin yerli dediği 21 futbolcudan 2015-2016 sezonu için kesinlikle gönderilmeyecek 5 homegrown futbolcu belli. Geriye kalan 18 futbolcunun kaçı gider, kaçı kalır belirsiz fakat 14+14 kuralının acilen UEFA standartlarına çekilmesi bence elzem bir konudur. Saygılar.

Manifesto Taktik ve Barcelona ile 1 sezon

Football Manager 2015'te oynadığım farklı oyunlardan birisinde yaşadığım hikayiye sizlere anlatmak istiyorum.


Fenerbahçe ile başladığım kariyere 1.5 sezon sonra Bundesliga Leverkusen'e geçiş yaptım. Bu oyunda mantığım tamamen şuydu, menajerliğini yaptığım takımdan daha yüksek Reputation'a (İtibar) sahip hangi takım gelirse onu kabul etmekti. Yani satış kariyeri. :)))

Bu mantıkla başladım oyuna. Leverkusen'de başarılı olamayacağımı anlayınca istifa ettim. 

Çok kısa süre sonra Belçika Pro Lig'inden Club Brugge benimle çalışmak istedi. Reputation'u düşük olmasına rağmen kabul ettim. 1 sezon orada çalıştıktan sonra Belçika Pro Lig'teki play-off sistemini beğenmediğim için istifa ettim.

Aynı sezon içinde Ajax ile anlaştım. Ajax'a geldiğimde 2017-2018 sezonu oynanıyordu. Ajax'ta da sistemimi oturtamadığım için dengesiz sonuçlar alıyordum. Büyük bir isyan içinde olduğumu daha önceki blog yazılarımda ifade etmiştim. Ve aynı sezon içinde Ajax'tan da istifa ettim.

Bu arada Dünya Kupası Avrupa Grup Eleme maçlarında kötü sonuçlar alan Türkiye Milli Takımı'nda Fatih Terim kovuldu. Boşta olan Türk menajer olarak milli takım beni istedi. Bende milli takım tecrübesi kazanmak için kabul ettim. Aynı zaman zarfı içinde oynatmak istediğim sistemi uygulayacağım en iyi takımlardan biri olan Bayern Münih ligde ve Avrupa'da kötü gittiği için Guardiola takımdan kovuldu. Fırsat bu fırsat diyerek Bayern Münih'e talip oldum. Beni menajerliğe seçerken çok terlettiler açıkcası ama sonuç olarak göreve başladım. Tabi göreve başlamadan mülakatta milli takımı bırakmam istediler. Türk Milli Takımı'na satış yaptım ama önemli olan kariyerimdi :)))

2017-2018 sezonunda Bayern Münih'i 10.sıradan devraldım. Oyuna başlamadan büyük bir isyan içinde oturup 1 saate yakın uğraşarak Manifesto Taktik'i hazırladım ve serüven başladı. O sezon Bayern Münih ligi 4. tamamladı.

2018-2019 sezonu ligde fırtına gibi estim. Bundesliga Şampiyonu, Avrupa Şampiyonlar Ligi Şampiyonu ve Almanya'da yılın menajeri oldum. Oyundaki gizli olan Reputation değerim tavan yapmıştı. Bu dönemde Fransa Milli Takımı ile anlaştım. Bayern Münih yönetimi bunu sıkıntı etmedi ama spekülasyonlar devamlı çıkıp durdu. Sezon bittiğinde Bayern Münih tavan yapmıştı.

Bu esnada sezon sonunda Barcelona menajeri olan Brendan Rodgers istifa etti. Bayern Münih gibi Reputation'u tavan yapmış takımdan Barcelona'ya geçmenin fırsatını yakaladım ve kariyerimde zirve yaptığım dönemde Barcelona'ya talip oldum. Bu esnada halihazırda Bayern Münih ve Fransa'nın menajeriydim. Bayern Münih yönetimi kazan kaldırdı tabi. Fransa'yı yani milli takımı bırakmam gerekti yine ama sonuç olarak 2019-2020 sezonu için Barcelona ile anlaşmaya vardım. 

Yaklaşık 2 hafta sürdü sezonu bitirmem. Ben sizler gibi bir gecede oturup sabaha kadar 2 sezon bitiren tiplerden değilim. Bazı günler oyunu hiç açmadığım oldu. İşlerin yoğunluğu ve yorgunluk bunlara sebep. 2 haftada sezonu bitirdim ama zevkini çıkara çıkara oynadım. FM'yi çok hızlı oynayan arkadaşlara tavsiyem bu oyunu yavaş yavaş oynamaları.

Ve Barcelona ile 1 sezon bitirdikten sonra bu yazıyı yazmak istedim. Şimdi size Barcelona ile geçirdiğim 1 sezonu resimlerle hazırladım. Manifesto Taktik iş başında.

İlk önce size 2019-2020 sezonu fikstürünü paylaşıyorum. Sonuçlar ortada.


2019-2020 sezonunda 7-0 ve üstünü paylaştım. 5 gol, 6 gollü maçları paylaşmadım. Avrupa arenasındaki maçları paylaştım ama...


La Liga'yı 100 puan, 157 gol ve 129 averaj ile tamamladım ve ayrıca ligdeki istatistikler...



2019-2020 Şampiyonlar Ligi finali...


Bu müthiş başarıyı getiren kadro. Devre arası Bayern Münih'ten aldığı Thiago Şampiyonlar Ligi maçlarında maalesef oynayamadı. İlk 11'de Thiago yok...



Ve benim bu oyundaki kariyerim ve profilimle ilgili bilgiler...



24 Şubat 2015 Salı

FM15 için 'Manifesto Taktik'

Bu yazımda sizler için Football Manager 2015 oyununda kullanacağız muazzam bir taktik yaptım. Club Brugge, Basel, Bayern Münih ve Trabzonspor'da denediğim bu taktik çevremde FM oynayan arkadaşlar arasında çok ses getirdi. Sizin sayenizde genel olarak da Türkiye'de de ses getireceğini düşünüyorum.

Bu taktiği Football Manager 2015 oyununa manifesto olarak yaptığımı söylemek istiyorum. Genellikle 4-2-3-1 formasyonu ile oynadığım oyunda kaleyi bulan şut ortalamam 35-40 civarında, muazzam seviyelerdeydi. Fakat bir türlü takım kimyasını ve oyun stratejimi oturtamıyor ve maçlarda devamlı dengesiz sonuçlar alıyordum. 40/25 şut ve kaleyi bulan rakamlara rağmen, rakiplerim 4 şutta 1 veya 2 gol bularak sahadan galip ayrılıyordu. Yaşadığım duyguları FM oynayanlar çok iyi bilir.

Geçen hafta sonu yine yenildiğim bir maç sonrası 'S.kerim böyle işi' diyerek manifesto niteliği taşıyan taktiği ortaya çıkardım. 1 saate yakın Oyun Anlayışı/Hücuma Kalkış Şekli/Oyun Şekli/Savunma Yaparken/Genel bölümlerini planladım. Formasyon olarak klasik ifade ile Barça formasyonunu seçtim. Kullanacağım oyuncu tiplerine göre Oyuncu Direktiflerini tek tek 11 mevki için girdim ve sonuçta ortaya müthiş bir taktik çıktı. FM15'in arayüzüne alışamayan, FM15'e bir türlü ısınamayıp hala FM14 oynayan arkadaşlar içinde umarım vesile olur. Ayrıca bu taktiği FM Türkiye Araştırma Ekibinde çalışan bendenizin yapmasıda güvenilirlik açısından iyi olduğunu düşünüyorum.

İşte hazırladığım taktik hakkında bazı resimler.



Oyuncu Direktiflerini tek tek buraya giremedim maalesef.


Libero Kaleci, 2 Pas Dağıtan Stoper, 2 Ofansif Bek, 1 Regista, 1 Defansif Oyun Kurucu, 1 Oyun Kurucu, 2 İçe Kat Eden Oyuncu ve 1 Sahte 9 ile size müthiş bir sezon vaadediyorum.

Basel'in başına geçtiğim zaman bu taktiği kullandım. Kırmızı çizgiden sonra aldığım sonuçlar ortada.



Bu taktiğe nasıl ulaşacaksınız. Twitter'da @yasinerkol hesabından veya yasinerkol@gmail.com mail adresime yazarak bu taktiği benden isteyebilirsiniz. Bütün arkadaşlara bıkmadan bu taktiği gönderebilirim. Ayrıca Steam üzerinde Atölye bölümüne de ekleyeceğim taktiğimi. Steam kullanıcı hesabım ise: yasinerkol

Basel'de oynadığı iki sezon içinde elde ettim başarılar.



2. sezonda aldığım başarılardan bazıları Şampiyonlar Ligi'nde Liverpool'u eleyerek Çeyrek final gördüm.




Ligde bir sezonda 94 gol atarak 89 puanla şampiyon olurken Grasshoppers'ı 9-0 yendiğim maç.


Ve sezon sonunda Şampiyonlar Ligi, İsviçre Kupası ve ligdeki başarıdan sonra Manchester United ile iş başı yaptığım an.



Taktik için link burada 7 Mayıs'a kadar geçerli linktir. http://we.tl/Xq4bBtS6hr

10 Şubat 2015 Salı

Galatasaray U17 futbolcu analizi

Bu yazımda sizlere Coca-Cola Bölgesel Gelişim U17 Ligi-Marmara 2 grubu takımlarından Galatasaray U17 oyuncularının özelliklerini FM diliyle anlatmaya çalışacağım.

İlk başta şunu ifade etmek isterim bu sezon GS U17 takımını 2 kere izledim. İmkanlarım doğrultusunda bu maçları toplu ve topsuz alanı kadrajıma alarak videoya çektim ve futbolcuları tek tek başa dönerek analiz etmeye çalıştım. Burada yazdıklarım izlemeye devam ettikçe değişebilir. İlk planda gördüklerimi yazdım. Ayrıca Marmara 2 grubunda takibe aldığım daha başka takımlar da var. Onları da bu şekilde yazacağım. Örneğin; Dardanelspor U17, Bayrampaşa U17 takımları gibi.

Şimdi isterseniz tek tek Galatasaray U17 takımında oynayan futbolcuları ele alalım.

Anıl Özer: Kaleci. Anıl'ı iç saha maçlarında tesislerde izleme fırsatı buldum. Genellikle çok aksiyonlu maçlar olmadı onun için. Ama arkadaşlarına güven veren bi tarzı var. Uzun boyunun verdiği avantajdan dolayı Aerial Ability özelliği yüksek bir oyuncu. Ve tabi FM'de bir kaleci için olmazsa olmaz özellik olan Handling özelliği de iyi sevide.

İsmail Ayhan Şengül: Sağbek. İsmail fizik yapısı ince-atletik. Pozisyon özelliği için söyleyebileceğim kesinlikle Limited Full Back değil. Daha çok Wing Back rolünde oynuyor. En bariz özellikleri Agility, Acceleration, Pace ve Dribbling diyebilirim.

Sefa Özdemir: Solbek. Solbeke göre boyu uzun ve hızlı bek değil. Ataklarda fazla kanat bindirmeleri yapmıyor bu konuda eksiği var. Buram buram Limited Full Back kokan özelliklere sahip. Bekten ziyade önlibero ve stoper pozisyonu da oynayabilir kanısındayım. Balance, Stamina, Strenght, Determination, Tackling en bariz özellikleri diyebilirim.

Yusuf Tantan: Stoper. İri ve hantal yapıya sahip. Mental özellikleri iyi seviyede. Bence en bariz özelliği Positioning. Bu özelliği onun ağır yapısını kapatıyor. Jumping, Marking, Tackling, Heading en bariz özellikleri. Cengaver stoperden çok derinlik veren ayağa oynayan stoper tarzında oynuyor. Futbol zekası iyi düzeyde.

Yiğit Gedik: Stoper. Yusuf Tantan'a oranla daha hızlı ve çevik. Top ile ilişkisi çok iyi diyemeyiz. Fiziksel özellikleri iyi durumda. Agility, Acceleration ve Pace stoper için fena değil. Ayrıca Tackling, Stamina, Strength, Concentration ve Aggression iyi seviyede. Cengaver, korakor oynayan yapıya sahip. Bitmek tükenmek bilmen enerjisi var. Birebirlerde çok başarılı.

Celil Yüksel: Önlibero. Tarz olarak benzemese de bana Okan Buruk'un çalışkan halini anımsatıyor. Sahada basmadık yer bırakmıyor. Stamina, Teamwork, Work Rate, Determination en bariz mental özellikleri. Topun rakipte olduğu zaman diliminde doğru yerlerde duruyor. Takımın savunma lideri diyebiliriz. Basit, tek pas oynadığı için pas yüzdesi yüksek fakat dikey pas denemiyor. İki zamanda da çok iyi oynuyor, oyundan düşmüyor. Enerji dolu, dinamik bir oyuncu. Oyun rolü Ball Winning Midfielder. Geri dönüşlerde hiç sıkıntı yaşamıyor. Arkadaşlarını mevkilerine çok çabuk dublaj yapabiliyor. Delikleri kapatıyor.


Volkan İşsever: Orta saha. Takım kaptanı. Galatasaray altyapısında oynayan her kaptan gibi o da 10 numarayı giyiyor. Fiziksel özellikleri ve yapısı çok iyi, tam futbolcu fiziğine sahip. Kadife bilekli. Top ile dans ediyor diyebilirim. Technique, First Touch, Flair, Decisions, Passing, Vision en bariz teknik ve mental özellikleri. Genellikle 8 numara pozisyonunda oynuyor. FM'de bu terim olmasa da çilingir oyuncu diyebiliriz.

İbrahim Demirbağ: Orta saha. Box To Box Midfielder ve Roaming Playmaker rolleri arasında gidip geldiğim karaktere sahip bir oyuncu. Teknik, Mental ve Fiziksel özellikleri iyi olup orta saha oynayabilecek ender oyuncu yapısında. Technique, Passing, First Touch, Teamwork, Composure, Balance, Stamina, Teamwork, Work Rate gibi pek çok çeşitli özelliklere sahip. Kanaatim 6, 8 ve 10 numara pozisyonlarında zorlanmadan oynar. Potansiyeli yüksek oyuncuların en başında yer alıyor.


Ercan Taşkın: Sağ kanat. Yerinde duramayan seri, hareketli, pırpır dediğimiz tarza sahip. AgilityAccelerationPace, Dribbling, Finishing en bariz özellikleri. Inside Forward rolüne çok uzak Winger rolüne çok yakın bir kanat oyuncusu. Topu aldığı gibi çizgiye iner. İçe katetme özelliği zayıf ama topsuz bölümde koşu göstererek gol pozisyonları arayan yapısı var. Bence takımın en hızlı ve sprinter oyuncusu. Kısa mesafede çabuk hızlabilir.

Buğracan Kırmızıtaş: Sol kanat. İlk bakışta saç stiliyle Juventus'un süperstarı İtalyan Regista Andrea Pirlo'yu andıran Buğracan oyun tarzı ile de Arda Turan'ı bana anımsatıyor. Pozisyon rolü Advanced Playmaker (Oyun Kurucu Kanat). Sol kanatta ters ayakla oynuyor. Sağ ayağını çok iyi kullanıyor. TechniquePassingFirst Touch, Flair, Dribbling, Vision, Decisions en bariz özellikleri. Tipik kanat oyuncusu değil. Hızlı, seri, atletik tarza çok uzak. Mental özellikleri çok iyi. İleryen süreçte önlibero pozisyonu oynarsa Pirlo efekti yapabilir.

Muhammet Yeşilyurt: Santrafor. Bir çok santrafor özelliklerini bünyesinde bulunduran yapıya sahip. Uzun sayılabilecek boyu, vücuduyla duvar olabilmesi, son vuruşlardaki ustalığı gibi pek çok özelliği sahip. Tek eksiği ağır olması. Hızlanabilirse Complete Forward çok yakın bi oyuncu olur. Pozisyon rolü Defensive Forward kanısındayım.

Şimdilik bu kadar diyelim. Galatasaray U17 takımında oynayan diğer oyuncuları da detaylı izledikçe bu yazıyı güncelleyeceğim. Yazamadığım gençler şimdiden kusura bakmasın.

9 Şubat 2015 Pazartesi

Herkese merhaba!

Öncelikle herkese merhaba. İlk kez blog yazdığımı ifade etmek isterim. Jenerasyon olarak blog yazan arkadaşlar bizim bi alt kuşağımızdı. Onları o zamanlar çözemediğimi yeni anlıyorum. Hatta bunlar ne yapıyor bile demiştim. Yıllar sonra bir blogta ben oluşturayım dedim. Terimlere bile yabancıyım. Uzun zamandan beri blog yazmak aklımdaydı ama bir türlü adım atamıyordum. Biraderin 'Blogger var abi orada yaz işte' demesiyle, adım atmış bulundum. 

Fenerbahçe-Trabzonspor maçıyla ilgili karalamak istiyorum. Mesela kadrolara baktığım zaman kafamdan geçen sorular şunlar oldu.

- Selçuk Şahin-Mehmet Topal ikilisi ile hücumda 1 fazla olma adına Fenerbahçe'nin handikaplı olduğu.

- Emenike ile kapanma ihtimali olan Trabzonspor'a karşı Emenike'nin oyun zekasının kısıtlı olduğu.
- Hasan Ali, sakat olduğu için 18 kişilik kadroda olmamasıyla Kartal'ın, Caner'i önde kullanma adına sorun yaşayacağı...

Öte yandan Cardozo, Fenerbahçe için, Emenike de Trabzonspor için oynasaydı neler olabilirdi acaba diye de düşünmediğim değil. Maçın senaryosu beklediğim gibi gerçekleşti. Değişiklikler konusunda İsmail Kartal'ı eleştirmemek mümkün değil. 58. dakikada Kuyt-Sow değişikliği, 69. dakikada Diego-Meireles değişikliği ve son olarak 83. dakikada Selçuk-Webo değişikleri gerçekleşti. Ayrıca Fenerbahçe'in ilk 11'inde 4 yabancı bulunuyordu.



FM dili ile 2 DM ile oynuyor Fenerbahçe, önlerinde ise AMC oynayan Diego var. Aradaki boşluğu kapatmak için ya Diego geriye çok koşmalı ya da Selçuk-Topal ileriye koşmalı. Fenerbahçe'de 4-2-3-1 formasyonunda alıştığımız tarza sadece Selçuk Şahin faktörü şablon dışında kaldı. Çukurova Press Gazetesi'nden Adnan Ercan abim, basın toplantısında İsmail Kartal'a ilk soruyu sordu, 'Neden çift önlibero tercih ettiğiniz' dedi. İsmail Kartal da klasik cümlelerini kurdu. Neden tercih ettiğinden ziyade neden tercih etmediğini anlatmaya çalıştı. Çok sinirli olduğu gözlemledim.

Selçuk Şahin kötü performans göstermedi bence fakat gol için, 3 puan için hücum yönünde ben Selçuk'un artısını göremedim. Dünya'da ve Avrupa'da artık statik oynayan önlibero kalmadı. Yine FM diliyle ifade edersek 'Anchor Man' bile olsanız top sizde iken rakip sahaya dikey topsuz koşular göstermeniz gerekiyor. 'B2B (Box to box)' olmanıza artık gerek yok. Rakip takımın dengesini bozmak için Meireles topsuz koşuları sıkça yapardı. Top rakipte iken gölge olmanın dışında zaman zaman 10-15 metrelik presler yaparak rakibin temposunu ve pas akışını rahatsız ederdi. Bunu Şelçuk Şahin'de göremedik. Neden Selçuk Şahin diyorum çünkü Mehmet Topal 6 numara pozisyonunda oynuyordu, Selçuk ise 8. 4-2-3-1 sisteminde 8 numara pozisyonunda oynayan futbolcunun bu sistemin en kritik oyuncusu olduğunu düşünüyorum.

Sezon başında Beşiktaş, sağbek ve stoper arayışları içindeyken ben Beşiktaş'ın 8 numaraya ihtiyacı olduğunu söylemiştim. Hatta Feyenoord maçında çok farketmemekle beraber Feyenoord'a göre 2-3 gömlek kalitesi daha iyi olan Arsenal maçında Beşiktaş'ın 8 numara ihtiyacı olduğunu daha net gördüm.

Fenerbahçe'ye geri dönersek. Mesela ben Mehmet Topal-Selçuk Şahin yerine Alper Potuk-Meireles tandemi ile Fenerbahçe'nin iç sahada rakiplerini daha fazla sürklase edeceğini düşünüyorum. Çünkü artık futbol ortasahada toplu/topsuz dikine hızlı gidip gelen oyuncular ile oynanıyor. Kuyt-Sow değişikliği şablon değişikliği oldu. Diego-Meireles değişikliği bence oyunu kitleme değişikliği oldu. Selçuk-Webo değişikliği ise sıvama bölümüydü. Bu değişiklik ilk yapılsaydı maçın çok farklı senaryolara gebe olacağını düşünüyorum.


Emenike tercihine değinmek bile istemiyorum. Fenerbahçe bu tip iç saha maçlarında Sahte 9 (False 9) veya Pivot Santrafor (Target Man) tercih etmeli. Topsuz alanda stoperleri karıştıracak koşuları yapan 'Off The Ball', 'Anticipation' özelliği yüksek olan yani kısaca Mental Özellikleri iyi olan santrafor tipiyle oynamalı. Fenerbahçe'nin nadir gelişen 2-3 kontra atağında Emenike'nin yaptığı topsuz koşular tam bir rezaletti.

Maçın 26. dakikasına geldiğimizde Trabzonspor'dan sağbek Salih ve sağaçık Sefa sarı kart aldı. Bundan yaklaşık 12 dakika sonra Ersun Yanal Sefa-İshak değişikliği yaparak Erkan Zengin'i sağa atıp oyuna giren İshak'ı solbeke çekip, solbek oynayan Yusuf'u da İshak'ın önüne attı. Bu süreçte İsmail Kartal maalesef oyunu izlemek ile yetindi. Ersun Yanal'ın bu hamlesinden sonra en kritik hamlesi ise 64. dakikada Özer Hurmacı-Belkalem değişikliği ile geldi ve Yanal oyunu tamamen kitledi. İsmail Kartal da oyun öyle değil böyle kitlenir diyerek 5 dakika sonra Diego-Meireles değişikliği yaptı.

Son olarak tribünlere geleyim. İlk aklımdan geçen şu oldu, taraftar futbola hasret değil ama beraber tezahürat yapmaya hasret kalmış, futbolcularda seyirciye hasret kalmış hissi oluştu bende.

Yine son olarak Ryan Babel ne gol attı öyle, şimdiden yazıyorum sezonu golü olacak. :))

Sonuç olarak düzensiz yazıyorum ama sonuçta blog işte direk yazdım. 1-2 tashih yaptım o kadar. İsmail Kartal maçtan sonra yaptığı konuşma ile analizlerinin arkasında olduğunu ve doğru oyun oynadıklarını söyledi. Bence bu kadro yapısı ile çok kötü bir performans sergiledi. Daha çok yazacak şeyim var ama zamanım yok. İlk demem oldu bu ilerleyen yazılarda daha derli toplu yazılar yazacağım inş.